Ekmeğini çalışarak kazanan insanların büyük bölümü iş hayatında şu veya bu şekilde haksızlığa uğradığını patronlar yahut amirler zevküsefa içerisinde yüzerken kendilerine köle muamelesi yapıldığını düşünürler. Bu insanlar çoğu kez haklıdırlar ama çalışma hayatının tersine dönük personel arz talep dengesi sebebiyle seslerini çıkartıp haklarını arayamazlar.
Hâlbuki çalışan insanların azımsanmayacak bir kısmı emeklerinin maddi karşılığını alamamış olsa bile hiç olmazsa ahde vefa gösterilmesine razıdırlar. Maalesef kendisinden başkasını düşünmeyen birçok patron/amir bu basit insancıl isteği hiç umursamaz ve işçisini limon gibi sıktıktan sonra kabuğunu çöpe atar.
En azından çalışanlar böyle hisseder...
Yazarın kolay okunur şekilde yazdığı 'Nankörr Biraderler' kitabı; batmış bir şirketin patronlarının kurtuluş sürecinde ve sonrasındaki davranışlarının çelişkisini bazen hüzünle bazen de eğlenceli şekilde anlatır.
Yapıt genel olarak bütün emekçilere örselenmiş duygularını anımsatmak hatta onlara kendi yaşamlarından kesitler sunmak üzere kurgulanmıştır.
Öykü bilim kurgu olmayan ama günümüze çok benzeyen hayali bir ortamda geçer.
'Nankörr Biraderler' bir mizah yapıtı değildir ama bazı yerlerde Kabil ve Habil Çokmutlu'nun bitmek bilmeyen gafları ile karşılaştığınızda içinizden "kıkırdamaktan" okuduğunuzu anlayamaz hale gelirseniz kitabı kapatıp rahatça gülmeniz önerilir.