"... Benim Suriyelilerle ilgili birtakım görüşlerim var tabii. Mesela bunların gidişini beklemek hiç gerçekçi değil. Bunlar burada kalacak. Dünyada bu hep böyle olmuş. Meselenin böyle gerçekçi bir yanı var ve diğer tarafta çocuklar var. Aylan bebek ve Suriyeli Ümran'ın görüntüleri hâlâ bende canlı. Eğer bu çocukları dışarı atarsak onlara sahip çıkmazsak onlar da aynı trajediye birer aday hâline gelecek. ..."
Suriyeli çocukların okula uyumu onların bir taraftan Türk toplumuna uyumunun anahtarı olarak görülürken diğer taraftan Türk toplumunun da çok kültürlü bir toplumsal hayata hazırlığı çerçevesinde bir kavşak noktası olarak önem kazanıyor. Her ne kadar mülteci eğitimiyle ilgili genişleyen bir literatür bulunsa da barındırdığı mülteci sayısıyla dünyada ilk sırada bulunan Türkiye'deki durumun fotoğrafını çeken bu araştırmanın kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulamak gerekiyor. Mülteci öğrencilerin eğitim sürecinde karşılaştıkları problemleri çeşitli gereksinimleri ve bu süreci etkileyen aktörleri içeren modelleriyle bu çalışma özgün bir kurguya sahiptir. Suriyeli çocukların okula uyumlarına kapsayıcı ve derinlikli bir şekilde odaklanan kavramsal çerçevesiyle de bu araştırma alana önemli katkılar sunuyor. Ayrıca bu eserde yazar mülteci eğitimi araştırmalarında uzun süreli etnografik bir araştırmanın nasıl yapılacağına dair son derece yetkin bir örnek sunuyor.
Bu kitap uzunca süren emek yoğun bir saha araştırmasının ürünüdür. Teorik tartışmaların yanı sıra yazarın Suriyeli çocukların bulunduğu sınıflardaki sıralarda oturarak okul bahçesindeki oyunlara okul gezilerine törenlere ve kutlamalara iştirak ederek okul dışındaki toplantı taziye ve ev ziyaretleri gibi etkinliklere dâhil olarak öğrenci öğretmen ve velilerle kaynaşıp tecrübe ettiği eşsiz yaşantıları okura aktarıyor. Böylece okulun günlük aktivitelerini ritüellerini etkileşimlerini ve etkinliklerini canlı bir şekilde aktaran bu kitap okura mülteci öğrenci gerçekliğinde oluşan yeni okul kültürünü içselleştirme fırsatı vadediyor.