Müslümanlar yakın geçmişlerine kadar kadın-erken ilişkilerini "iffet ve mahremiyet" "meveddet ve rahmet" kavramlarıyla şekillendirmekteydiler. Günümüzde ise bu ilişkileri "toplumsal cinsiyet eşitliği" ve "toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları" "şiddet" "kadına şiddet" "cinsel yönelim" gibi "haz odaklı" Batı kültür ve medeniyetinin ürettiği içeriğini anlamakta zorlandığı birtakım sözde kavram teori ve modellerle yapılandırmaya çalışmaktadırlar.
Batı'nın "haz" odaklı bu düşünce sistemi son zamanlarda Müslüman dünyasına aile aracılığıyla aktarılmaya ve Müslüman'ın bu dünyadaki tek yaşama amacının "mutlu aile" kurmak olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Kur'ân ve Sünnet'e dayalı yorumlar "mutlu aile" algısı oluşturmaya yarayacak örneklerle derlenmekte Hz. Peygamber (s.a.v) bütün ömrünü eşlerine adayan bir erkek olarak sembolize edilmektedir.
Bu kitapta küreselleş(tir)menin itici gücü olan Batı'nın sömürgeciliğinin evrilerek geldiği son noktada bütün dünyayı kölesi yapmak istediği ve bu yolda kendisine düşman olarak gördüğü İslâm'ın bütün izlerini silmeye çalışan bir sistem olduğuna işaretle Müslüman ailesinde ve şahsiyetinde meydana getirdiği değişikliklerin izi sürülmüştür. Elinizdeki bu kitapta "Modernleşme ile başlayan küreselleş(tir)me çalışmalarının hedefinde olan Müslüman ailesinin ya da kadın-erkek ilişkilerinin özgünlüğünü kaybetmesine sebep olacak risk alanları nelerdir?" "Küreselciler Müslüman ailesini değiştirmek için hangi yöntemleri kullanmaktadır?" "Bütün bu "değişim" naraları karşısında Müslüman ailesi nasıl korunmalıdır?" gibi soruların cevapları aranmaktadır.