İletişim alanında 1970'li yıllardan itibaren başlayan ve "teknolojik devrim" olarak da adlandırılan değişimin en önemli adımını dijitalleşme süreci oluşturmaktadır. Sunduğu olanaklar sayesinde başta iletişim alanı olmak üzere ekonomi ve siyaset gibi toplumsal yaşamın en temel alanlarını etkileyen dijitalleşme bu yönüyle günümüzde hemen her tartışmanın odağında yer almaktadır. Dijitalleşmenin bu denli kapsamlı bir etkiye sahip olması özellikle yakın gelecekte yaratacağı dönüşüme dair beklentileri de beraberinde getirmektedir. Genellikle olumlu bir biçimde ifade edilen söz konusu beklentiler tarihsel ve toplumsal arka planından bağımsız biçimde ele alınmaktadır. Oysa kendisi de teknolojik bir yenilik olan dijitalleşme tarihsel bakımdan toplumsallaşmış üretim ilişkisinin bir ürünüdür. Bu nedenle teknolojinin getireceği yeniliklere dair beklentilerin en temelde tarihsel ve toplumsal ilişkiler çerçevesinde tüm boyutlarıyla ele alınması gerekmektedir. Buradan hareketle bu kitapta bir teknolojik yenilik olarak dijitalleşme ve internet; tarihsel ve toplumsal boyutları da göz önüne alınarak gazetecilik pratikleri yeni televizyon içerik biçimleri emek ve üretim süreçleri kamusal alanın dönüşümü e-katılım dijital yerlilerin tüketim alışkanlıkları ve transhümanist bölünme kapsamında ele alınmaktadır.