Asırlarca basit tarım ve hayvancılıkla hayatını sürdüren göçebe Kırgız halkı Çarlık Rusyası'nın yıkılmasının ardından yepyeni bir dünyanın hayaline ortak olur. Önceleri yalnızca birkaç kişinin hatta kimi zaman sadece tek bir bireyin peşine düştüğü bu hayaller statükonun direnciyle yüzleşecektir elbette. Ancak adanmış bir ruhun önünde ne durabilir? Bu ilk kıvılcımlar zamanla desteklenip paylaşıldıkça koca bir toplumu değiştirir ve dönüştürür kuşkusuz. Tıpkı İlk Öğretmenim'de olduğu gibi...
Savaş sırasında aldığı sınırlı eğitim idealist bir Kırgız genci olan Düyşen'de köklü değişimlere neden olmuştur. İdeallerine olan inancı onu köyünün yüzlerce yıllık ataerkil geleneklerine başkaldırmaya iterken köyün çocukları için bir okul inşa etmeye koyulur. Şüphesiz bu derme çatma okulun ilk öğretmeni de kendisi olacaktır. Düyşen'in mücadelesi hem kendisinin hem köyünün hem de gelecek kuşakların kaderini değiştirecek acı ve hüzün dolu bir hikâyenin başlangıcı olduğu kadar büyük bir destanın da müjdecisidir!