Ölüm birilerine ''yasayla'' geldi. Ölüm cezası kararları Meclis'e geldi. Parmaklar kalktı indi. Meclis ''birilerinin'' ölümü için ''yasa'' çıkardı. İnsan ölüme ''nasıl'' oy verir? Sonra; pişmanlık duyar mı mahcup olur mu utanır mı? Ya da; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı için evet oyu kullanan bir eski parlamenter gibi ''Ben hiçbir zaman idamı onaylayacak bir tavır içinde olmadım elim kalkmadı'' diyebilir mi?
Ölüme oy vermeyi ''olağan'' zamanlarda savunmak kolay mıdır? Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarına oy verenlerden Süleyman Demirel gibi ''O günün şartları öyle icap ediyordu. 1972'de yapılan iş millet adına olmuştur'' diyenlerin vicdanları rahat mıdır? 50 kişinin idam edildiği 12 Eylül döneminin lideri Kenan Evren 20 yıl sonra idam cezası konusunda neler düşünür? ''Bir sağdan bir soldan getirin biz orta yolcuyuz dedik'' sözlerini nasıl savunur? ''AB'yi istiyorsak artık idam da olmayıversin'' noktasına nasıl gelmiştir?
12 Mart döneminde ve 12 Eylül sonrasında ölüm cezası kararları nasıl görüşüldü? Kimler nasıl oy kullandı? İsmet Sezgin Nahit Menteşe Zeki Çeliker Vefa Tanır Cevdet Akçalı Oğuz Aygün Süleyman Demirel Turhan Güven Evliya Parlak İmren Aykut Bekir Sami Daçe Kenan Evren Mesut Yılmaz Bülent Akarcalı Murat Sökmenoğlu bugün idam cezaları konusunda ne düşünüyor?
Ve ''ölümün tanıkları''. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatı Halit Çelenk Türkiye Cumhuriyeti tarihinde son idam edilen kişi olan Hıdır Aslan'ın avukatı Fehmi Çam ve 12 Eylül sonrasında Afyon cezaevinde 15 gün içinde adli hükümlünün infazına görevli olarak bulunmuş emekli yargıç Şeref Kanal bu dehşet verici tanıklıklarını anlatıyor. İnsan bir infazı nasıl izler? Gözler utançla kapatır mı kendini? Yoksa!...
Ve bir gün ''AB hatırına'' idam cezası kalktı geride utancı kaldı... Birilerinin sızlayan vicdanı... Ve giden canların acısı...
Tarihi bir belge niteliği talıyan bu kitabı herkesin okuması gerekiyor...