"İnsan sevdiğini gönlünde taşır. Adını söylemese bile kalbin her atışında sevdiği vardır. Cudi Dağı da Nuh Peygamber'in gemisini tam da işte bulunduğumuz bu noktada sırtına almış ona ev sahipliği yapmıştır. Sonra bu noktaya Sefine yani gemi denilmiştir. Böylece Sefine Cudi'nin kalbi olmuştur. Hani Mecnun'a sorulmuş adın nedir diye o da Leyla'dır demiş ya. Aynı Mecnun gibi bulunduğumuz bu nokta da misafirinin adını kendine ad olarak almıştır. Mademki burası Cudi'nin kalbidir Cudi'nin gönlüdür; buraya gelirken ve buradan giderken hal ve hareketlerimize özen göstermek gerekir. Çünkü gönül bir han değil sevgilinin misafir olduğu dergâhtır. Gönül dergâhı..."
Cudi Dağı'nın kalbi olan Sefine'de binlerce yıldır yaşananları konu edinen bu romanda 1960 yılından bakarak Şırnak bölgesindeki tarihi olayları bölgedeki hakim tasavvuf anlayışını Hz. Nuh'un gemisinin durduğu yerde düzenlenen kadim festivali ve Leyla ile Mecnun'un hikâyesini aratmayan bir aşk hikâyesi okuyacaksınız