Üstün zekalıların/yeteneklilerin eğitimi ve bu eğitimin tarihçesi
son yıllarda araştırmacıların ilgisini cezbetmektedir. Üstün
yetenekli bireylerin eğitim tarihçesinde Osmanlı Devleti kurumlarından
olan Enderun Mektebi önemli bir yer işgal etmiştir.
Bu önem çeşitli araştırmalarda belirtilse de Enderun Mektebi'ni
üstün yetenekli bireylere eğitim verme yönünü detaylı
incelemeye tabi tutmuş araştırmaların sayısı ve niteliği mahdut
kalmıştır.
Enderun'dan sonra ülkemizde tarihsel süreç içerisinde üstün
yetenekli bireylere sunulan eğitim oldukça sınırlı kalmış cumhuriyet
döneminde alınan bazı kararlar ve uygulamalarla bu
alandaki eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmanın isminde üstün zeka terimi tercih edilse de
daha doğru kavram üstün yetenektir. Ancak üstün zeka kavramı
galat olarak geniş okuyucu kitlesinde karşılık bulmaktadır. Bu
okuyucu kitlesine hitap edebilmek amacıyla kitabın ismi bu şekilde
tercih edilmiştir.
Bu çalışmada üstün zeka ve yetenek kavramları ile bu niteliklere
sahip bireyler ile bunların tanılanması işlemlerinde kullanılan
yöntemler hakkında bilgi verilmiştir. Bunun yanı sıra ülkemizde
ve diğer ülkelerdeki üstün yetenekli bireylerin eğitimi ile
ilgili uygulamalar tanıtılmıştır.
Çalışmanın yoğunlaştığı esas konu ülkemizde üstün yetenekli
bireylere verilen eğitimin tarihçesi olmuştur. Bu noktada
da özellikle Enderun Mektebi merkeze alınmış mektebin öğrenci
seçimi yeteneği belirleme süreci ve verilen eğitimin niteliği
modern üstün yetenekli eğitim anlayışı ile karşılaştırmalı sunulmuştur.
Bu sayede Enderun Mektebinin günümüz anlayışı ile
üstün yetenekli bireylere eğitim veren kurum olma yönü tartışılmıştır.
Bu çalışma 2010 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Enstitüsünde
tamamladığım "Enderun Mektebi örnekleminde günümüz
üstün yetenekli çocukların eğitiminin değerlendirilmesi"
isimli yüksek lisans tezinin kapsamlı bir değişikliğe tabi tutulmamış
halidir. Bu haliyle yayınlanması cesaret istemekle beraber
akademik hayata adım atmak isteyen bir öğrencinin hevesli
bir çalışması olarak ele alınması yerinde olacaktır. Kullandığım
ifadeler ve konunun sunuluş şekli (on yıl sonra) yeniden ele
alındığında kapsamlı değişikliğe uğradığı ve o günkü bilgi birikimim
ve donanımımı yansıtmadığı düşünülmüş ve bu sebeple
o dönemki ifadelerim olduğu gibi bırakılmıştır.
Tez çalışması esnasında yardımlarını esirgemeyen hocam ve
tez danışmanım Prof. Dr. Mehmet Ali Çakmak'a teşekkürlerimi
ve saygımı sunarım. Yine tezin hazırlanması esnasında kıymetli
fikirleri ile yol gösteren hocam Doç. Dr. Gülin Karabağ'a teşekkürü
bir borç bilirim.