Usta şair İhsan Deniz'den bir ''ilk ve son kitap'' daha. On dokuz bölümden oluşan bu şiirinde şair bir 'gamze' de hapsedilmenin tahassüslerini aktarıyor bize fikrin ve mavinin gölgesi düşse de üzerine. Sonunda anlıyoruz ki bu gamze duygular kelimeler fikirler bakışlar 'çehre' ye yağmuru bekleyen ama beklemiyormuş gibi duran toprağa bazen damla damla bazen de sağanak halinde düşerek vurarak icat olmuş. Bir nesnenin bir görüntünün kelimelerle manaya dönüşmesi elbette bir haz kaynağıdır bir sevinçtir fanilikten sıyrılış anlamında. 'Çehre' belki bu yüzden varlık için hakiki bir mecaz belki bu yüzden gaib sığası ile ve takdim edilerek yüceltilmiş. Şairin 'ben'i ile kaynaşan 'ufuk' da bu yüksekliğe bu uzaklığa herhalde münasiptir. Bu denkliğin bu münasebetin içinde tatlı bir hasret yok mudur? Zehrin ve ilâcın birbirine karıştığı bir çamur içindeyken bile insan ufuktaki bir güzelliğin bir mananın hatta bir kelimenin parlayışından zevk alır sevinç duyar. Ümit oldukça gidilecek yol da vardır. İhsan Deniz'in erbabınca malum olan lisanı dikkati ve tutumu bu kez bir 'gamze'yi göstererek bizi fena ile beka arasında uzanan ufuklara sevk ediyorsa şiir sevene düşen bunun zevkini çıkarmaktır.