"Bak şu semaya ne görüyorsun mailiklerden oluşmuş bir deniz... Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mailikleri yırtmak için uğraş ne görüyorsun? Mai... Daima mai... Değil mi? Sonra bak ayağımızın altındaki toprağa ne buluyorsun? Donmuş simsiyah bir renk..."
Halit Ziya Uşaklıgil Türk edebiyatının ilk yetkin romanlarını üreten Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Kendisine kadar romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur" dediği eşine rastlanmayan bir yazar. Mai ve Siyah ise edebiyatımızın ilk kaybedeni ilk tutunamayanı Ahmet Cemil'in mai düşlerinin ve siyaha çalan umutsuz yaşamının ve bir ailenin yok oluşunun hikâyesi.
İstanbul'da yaşayan ve mülkiyeyi bitirmesine bir yıl kalan Ahmet Cemil babasını kaybettikten sonra macera romanları tercüme ederek ve haftada üç gece özel ders vererek ailesinin geçimini sağlamaya çalışır. Büyük umutlar beslediği eserini tamamlamak için verdiği çaba da bir diğer uğraşıdır. Yakın arkadaşı Hüseyin Nazmi'nin kardeşi Lamia'ya âşıktır ve onunla evlenmek niyetindedir. Tüm hayalleri ve umutlarına karşın Ahmet Cemil'in hayatı tepetaklak olmaya başlayınca tek yaptığı sessizce seyretmek ve hareketsiz kalmaktır.
Türk edebiyatının ilk modern romanı olarak kabul edilen Mai ve Siyah'ta yazar dönemin edebiyat ve sanat dünyasını ve bu dünyanın insanlarının düşlerini 19. yüzyıl İstanbul'unda yaşanan hayatı gerçekçi bir şekilde resmediyor.