Azgelişmişlik Üstünlüktür paradigması 1996 yılındaki ilk baskısında teknoloji eleştirisini aşacak bir teori geliştirmekten ziyade "(Ey mü'minler kâfirlere ve zalim düzenlere karşı) Sakın gevşeklik göstermeyin üzüntüye düşmeyin. Eğer inanıyorsanız (sonunda) galip ve üstün gelecek olan sizsiniz." (3 Al-i İmran 139) ayetinin muhtevasını gözeterek Osmanlı'nın yenileşme döneminden itibaren aydınları saran "geri kalmışlık kompleksi"ni yenmek üzere kaleme alınmıştır. Bu paradigma 2015'ten sonra teknolojinin devlete tekniğin ise millete ait bir karakter olduğu fikrini ifade ederek kendisini yenilemiştir. Devlet "makasıd-ı hamse" denilen gayelere (din akıl can mal nesil emniyetine) yönelmeye zorunludur. Bu paradigma devlet hayatı ile millet hayatını birbirinden ayırmakta devleti milletin "aleti" ve "silahı" olarak tanımlamakta devletin "fıkıhla" sınırlandırılması gerektiği fikrini temellendirmektedir.