"Tıkır tıkır giden arabada kendimi yalnız bulur bulmaz acı acı ağlamaya başladım. İçimde gitgide şu duygu beliriyordu: Bu dünyada para yararlılığı ve değere ne kadar yeğlenirse yeğlensin gölgeye paradan bile çok değer veriliyordu. Ve ben daha önce servete nasıl vicdanımı feda ettiysem şimdi de gölgemi salt para için vermiş bulunuyordum. Artık bu dünyada ben ne yapabilir ne olabilirdim?" Chamisso'nun gölgesini yitiren bir adamı anlattığı bu yapıtı anlamsız bir şeye gölgeye verilen önem üzerinden yüzyıllar geçmesine karşın yazın ustalığının nasıl çağları aşabildiğini de kanıtlıyor. Sabahattin Ali'nin titiz çevirisiyle gölgesiz adamın maceraları düşsel olanla gerçekliği harmanlayarak okura ayrı bir okuma tadı veriyor.