Voltaire deyince başta Candide ya da İyimserlik gelir akla ve evrensel edebiyatın şaheserlerinden biri de budur. "Olabilir dünyaların en iyisi"nde yaşadığımıza inanan saf bir gençtir Candide; iyimserlikle doludur. Bir talihsizlik sevgilisinden ayırır onu ve yollara düşürür. Voltaire hemen hemen bütün dünyada dolaştırır kahramanını. Gittiği her yerde de gördüğü savaştır onun acıdır gözyaşıdır... Kötümserleşir. "Nedir iyimserlik?" diye soranlara verdiği yanıt şu olup çıkar: "İnsanın kötü bir durumda olduğu bir zamanda her şeyin iyi olduğunu ileri sürmesi çılgınlığı!" Son olarak İstanbul'a düşer yolu. Orada bir Türk köylüsünden çalışmanın emeğin erdemlerini öğrenir: "Çalışmak bizden üç büyük kusuru can sıkıntısını kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu uzaklaştırır" der köylü. Buradan kalkıp boş laflara havada tartışmalara ve gevezeliklere karşı bulduğu şudur Candide'in: "Bahçemize bakmamız gerek!" Eser Voltaire'in kaleminden XVIII. yüzyılın bir eleştirisi idi. Kuşkusuz kötümserdir Voltaire ama cesaretini yitirmemiş bir kötümser; öyle olduğu için de eleştirirken daha iyi bir dünyayı da sezdirir bize. Üstelik o "daha iyi dünya" gerçekleşmiş değil aptallıklara yenileri eklenmiş halde. Böylece Voltaire'in eseri güncelliğini sürdürüyor. Okuyunuz göreceksiniz...