"Her gündoğumunda düzensiz bir düzen içinde rafları yer değiştiren büyük canlı bir kütüphanede geceden bırakılan ve meşe ağacı kokan aynı kalın kitabı bulmaya çalışan bir okur ya da her günbatımı uğranılan sabit bir mekâna önceki güne ait tüm izleri silerek yeni sınırsız ve sonsuz bir maceraya atılan bir düş yolcusu gözüyle bakmaya başlayan Sefa Karagöz çalıştığı radyo istasyonundan ayrılıp bir melankoliğin zamansızlığı kararsızlığı içinde şehrin sokaklarında özgür bir Çingene misali dolaşmaya başladı."