Bilinç bilginin ruhudur; en derinlerde gizlenmiş üstü zaman tortusuyla kaplanmış o tek ve anahtar olan bilginin. Bize doğuştan verilmiş olan fakat yaşayarak kaybettiğimiz şeyin... Dünyaya açıldıkça o kaynakla bağımızı kaybederiz; kavradığımız her şeyin o çekirdeğin bir parçası olduğunu unuturuz. Tek şey ve her şey olduğumuzu. Böylece yalnız kalırız. "Acı" bu yarım bırakılmışlığın parçalanmışlığın adıdır. Ve öbür yarımızı aramak için yeniden yollara düşeriz. Oysa gerçek elimizde içimizdedir. O bilgiye ulaştığımız an her şeyin bir parçası olduğumuzu da kavrarız: Ağacın çiçeğin rüzgarın ve öteki bütün insanların. Ama çilesiz o bilgiye ulaşılmaz. Kaybetmek ve arayış yaşamın tek ve gerçek oyunudur. İsmet Yazıcı Emir gizemli işaretlerini buldukça sürdürebileceğimiz bir bilinç yolculuğuna çağırıyor okuyucuları; varlık bilincinin haritasında gezdiriyor. Metaforlar ve gizlerle dolu karmaşık yolları kadın sabrıyla ilmek ilmek çözmeye çalışarak bilgi ruh ve görselliği örnek bir çabayla birleştirerek. Bu evrensel coğrafyada yaşanmış ve yaşanacak her şeyin anlamlandırılmasında zemin oluşturacak bir kolektif bilinçaltının da haritası bu... Arayış tragedyasını ölümsüzlük tutkusunu bu büyük duygulara yaraşır bir incelikle anlatan sözcükler bunlar; görüntünün ve bilginin ötesini gösteren yol haritaları...