Bir gün elime kâğıt kalem alıp hikâye yazacağım aklıma hiç gelmezdi. Rüyamda görsem hayra yormazdım herhalde zira benim yazma becerisine sahip aklındakini kelimelere dökecek yeteneğe sahip biri olduğum söylenemez. Genelde işin okuyuculuk tarafında idim fakat öyle anılar birikti ki yazmasam olmazdı. Belki de beni tetikleyen şey bugünlerde Çin'de başlayıp neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınıydı. Zira insanlık öyle panik olmuş durumdaki gözümüz aklımız hep haberlerde. Sürekli verilen bilgiler ile yaşadığımız kaos hep canlı ve artarak devam etmekte. Vaka sayısı ölen sayısı entübe sayısı yoğun bakım sayısı. Maalesef bazı devletler ve kimi yurdum insanı başlarda ve hatta hala konunun ciddiyetini kavrayamadı. Evde kalmak sosyal mesafe de neymiş kim takar maskeyi. Hele o karantinadan kaçanlar yok mu? Duyduklarımız sadece sayılar değil hâlbuki. Yitip giden canlar eşsiz kalan eşler annesiz babasız kalan evlatlar dedesiz ninesiz kalan torunlar ve bir daha geri gelmeyecek değerler.
Ve yoğun bakım Y- O- Ğ- U -N -B -A -K- I -M
Vefat edenler için Hakkın rahmetine kavuştu tevekkülü var da ya yoğun bakım... Allah düşmanlarımıza dahi göstermesin. Ben de yoğun bakım neme nem yermiş entübe denen şey de neymiş yaşayanın gözünden görün istedim.