"Tanımadığı bir köyde bulamadan kaybettiği kardeşinin evinde tahta bir sedirde ilk defa gördüğü yeğenleri ve yengesiyle birlikte oturuyordu Hamza. Paylaşacak çok anısı vardı ama onları dinleyecek kardeşi hayatta değildi artık. Başını eğmiş sessiz sessiz içini dinliyordu ki duvarın dibine çömelmiş oturan Hayasta'ya ilişti gözü. Bir katilin oğluydu ne de olsa... Yanı başında duran iskemleyi işaret edip 'Öyle durma gel otur yanıma' dedi"
Bu hikâye gerçek yaşamlardan derlenerek yazıldı. Karşılıksız aşklar yaralayan ayrılıklar sevenlerin çektiği acılar insanın insana yaptığı zulüm...
Dağlardaki Hıçkırık kırık kalplerin akıttığı gözyaşlarıyla yoğrularak yazılan sayısız hikâyeden sadece bir tanesi.