2000'li yıllar kalkınma çabası içinde olan pek çok ülke için bunalım yılları olarak devam etmektedir.Dünya gündeminde hiç eksik olmayan bir konu azgelişmiş ülkelerin dış borç krizleridir.Net sermaye ihraç etme konumuna gelen borçlu ülkelerin borç çıkmazlarından kurtulmaları yakın bir gelecekte mümkün görünmemektedir.
Dünya borçlu ülkeler sıralamasında önemli bir yeri işgal eden ülkemiz hiçbir ülkenin sahip olmadığı acı bir borç deneyimine sahiptir.Ulaştığımız son durum Cumhuriyet öncesi dönemin acı tecrübelerinden ders alınmadığını bize göstermektedir.Gerçekten Cumhuriyet öncesinde 1854 yıllında başlayan borçlanma zinciri 1954 yılında 100 yıllık acı bir tecrubeyle kırılabilmiştir.Aancak 1950'li yıllarda başlayan yeni borçlanma zinciri 50 yılı aşan bir maziyle kalınlaşarak devam etmektedir.Osmanlı devletinin ilk dış borçlanması1854'de Kırım Savaşının finansmanı nedeniyle olmuştur.Kuruluşundan 1854 yılına kadar beş asırlık uzun-bir dönemde hiç dış borç almamış ancak dış borçlanma arayışına 1783'den itibaren girmiştir.
Mali iflasın eşiğine gelen Osmanlı Devleti'nin iflastan kurtulmak için girdiği yeniden borçlanma yılları(1869-1875) ve krizin yoğunlaştığı 1875-1881 dönemi özellikle mercek altına alınmıştır.