Yürüyordum karanlığın üstüne
Özünü izini yitirmiş bir pervaneydim
Usanmıştım nesnenin koyu zindanında
Kendi tefekküründe soluksuz divaneydim
Bir güz yaprağıydım
Kendi aldanmışlığına kıvrılmış yalnızlığım
Geçer akçe değilmiş adanmışlığım
Ardında yarım asrı tutan serüven
Omuzlarımda yarım asırlık yorgunluk
Bitti mi bilmem
Yoksa başlar mıydı yeniden
Yüreğimde belkilerin
Sankilerle hoyrat sevişmeleri
Söyle gönlüm
Seni kim bu yetim karanlığa bıraktı
Söyle gönlüm
Bu kervanın varacağı aşk hangi duraktı
***
Tarz bakımından gerek lirizmin gerekse tasavvufun bütün kaynak ve birikimini günümüz Türkçesiyle engin bir bakış açısı ve harikulade bir duyarlılıkla harmanlayan yoğuran ve sunan bu değerli kalemin dimağlarda bırakacağı lezzet siz değerli okurlarımızın takdirlerindedir...
Evli ve dört çocuk annesi olan değerli yazarımıza "yürek sesinin hiç susmaması" dileklerimizle...