Otto von Bismarck on dokuzuncu yüzyılın bilhassa son çeyreğine damgasını vuran ve icraatlarıyla dünya tarihinin seyrini önemli ölçüde etkileyen bir Alman devlet adamı. Bu dönemde Avrupa'nın ortasında küçük devletçikler halinde varlıklarını sürdüren Alman prensliklerini bir çatı altında toplayıp Alman Birliği'ni tesis etmeyi başarması ve izlediği politika ile Almanya'yı güçlü bir İmparatorluk haline getirmesi onun bugüne değin siyasi bir deha olarak nitelendirilmesinin başta gelen nedenlerindendir. 1862 yılında önce Prusya Başbakanı olmuş 1871 yılından itibaren ise kendi eseri sayılabilecek Alman İmparatorluğu'nun Şansölyesi olarak savaşlarla kurduğu imparatorluğu barış yoluyla korumak ve güçlendirmek için gayret sarf etmiştir. Bu hedefi doğrultusunda Şansölyelik görevinden ayrıldığı 1890 yılına kadar dış siyasetinin temelini Alman İmparatorluğu'nun güvenliği oluştururken iç siyasette de farklı kesimlerle büyük bir siyasi güç mücadelesi içerisinde olmuştur. Bununla birlikte Alman tarihinin Otto von Bismarck kadar çokça şeytanlaştırılmış pek az siması vardır. Almanya'nın yakın tarihindeki bütün olumsuz gelişmelerin imparatorluğun kurucusunun omuzlarına yüklenmesi hiç de şaşılacak bir durum değildir. Eberhard Kolb'un kaleme aldığı biyografi Bismarck'ın siyasi ve hususi hayatını çocukluk yıllarından başlayarak aile ve çiftlik hayatı eğitim gördüğü yıllar devlet görevine ve politikaya girişi elçilik görevleri başbakan ve şansölyelik yıllarındaki çetin mücadeleleri ile iktidardan düştükten sonraki yıllar olmak üzere kronolojik biçimde altı bölümde veciz bir şekilde ele alıyor. Dengeli bir muhakeme sayesinde büyük başarı ve kazanımların yanında "Demir Şansölye"nin olumsuz yönlerini ve Alman iç siyasetinde yaşadığı yenilgileri de ortaya koyuyor.