Siyasi anlamda "sağ" çok geniş bir alanı kapsıyor; tıpkı "sol" gibi.
Sağın bittiği yerde sol solun bittiği yerde de sağ başlıyor ama bu geniş yelpazede radikal sağ-sol da kendine yer bulabiliyor.
Tam o noktada "Merkez Sağ-Sol" makulü normalde arama eğilimlerinin ağır bastığı ülkelerde "cazibe merkezi"ne dönüşüyor.
Ancak Türkiye'de siyasi denge hep Merkez Sağ lehine gelişme gösteriyor.
Bu anlamda Demokrat Parti'nin 10. Adalet Partisi'nin 6. ANAP'ın 8 yıl tek başına iktidar olduklarını görüyoruz. 1950-60'ın askeri darbe 1965-71'in askeri muhtıra 1979'da azınlık hükümeti durumundaki AP hükümetinin de yine bir askeri darbe ile noktalandığı dikkate alındığında bu "cazibe merkezi"nin aynı zamanda büyük "siyasi riskleri" de beraberinde getirdiği görülecektir.
Buna rağmen sağda yeralan partilerin büyük bölümü "siyasi" riskleri" bir kenara koyup "siyasi cazibeye" yöneliyorlar. Kendilerini ya doğrudan "Merkez Sağ" parti diye tanımlıyor ya da Merkez Sağ'ın değerlerini öne çıkarıp değişik tanımlarla kendilerini ifade ediyorlar.
Ve başlıyor "Merkez Sağ'ın gerçek adresi olma" yarışı. Buna "Merkez Sağ'ın Tapu Kavgası'da diyebilirsiniz.