Alevi kimliğinde bir kız; köyün yakışıklı delikanlısına sevdalı. Mehmet Bedri de öyle. Genç öğretmen yılları bulan tahribatı bir kenara bırakarak sevdiği için fikir ve inancını elinin tersiyle itebilecek miydi? 80 darbesinde yıkılan gelecekler arasında sıkışan genç kız tercihini gönlünden yana kullanmasının önünde engel olan ailenin kökleşmiş fikir bağnazlığına teslim olup bir ömür acıya razı mı olacaktı? Mehmet Bedri'nin vaat ettiği inançta özgürlükte endişe edilen tüm kavramlarla mücadelesinde atakta durma direnç gösterme ve sonunda ben de varım diyebilecek güçlü iradenin önünde duran zincirlerden kurtulmaya kendisine uzatılan yardım elini tutabilecek mi? Kardeşçe yaşamak; duygu baskınlığında mümkün olamazdı elbet. Hele ki oyunu oynayan güçlerin şeytani planlarına kandırmaya müsait genç bedenler için. Akan gözyaşı aşkın olmasa olmazı olan ayrılık acısının derin yaralarına merhem olacak mı? Göreceğiz