Fatih Durgun Ortaçağ tarihindeki bazı kavram ve olgular üzerinden Avrupa tarihinin klişelerini sorguluyor. Ortaçağ Batı literatüründe bile uzunca bir süre "Karanlık" olarak tasvir edildi. Ancak son dönemde Ortaçağ'ın özgün yönleri kavram ve olguları artık geçmişin yabancı bir ülke olduğu metaforunun öğreticiliğiyle anakronizm tehlikesine düşmeden sarih bir dille yeniden tanımlanmaya çalışılıyor ve bu çaba Ortaçağ'a bakışımıza yeni imkânlar sunuyor. Fatih Durgun okuyucuyu bu yeni imkânlar üzerinde düşünmeye davet ediyor:
• Rönesans'tan itibaren Batı literatüründe Ortaçağ kavramının olumsuz anlamıyla ve "Karanlık" metaforuyla yerleşik hale gelmesi
• Tarihin profesyonelleşmesiyle birlikte 19. yüzyılda Ortaçağ Tarihi disiplininin doğuşu • Geç Ortaçağ kavramının doğuşu ve kullanımıyla ilgili sorunlar
• Ortaçağ siyaset düşüncesinde krallık otoritesinin sınırları üzerine olan tartışmaların teorik ve pratik yansımaları
• Feodalizmin Geç Ortaçağ İngilteresi'nde Bastard Feudalism olarak kavramsallaştırılan bir hüviyete bürünmesi
• İslam alimlerinden etkilendiği bilinen İngiliz din adamı ve düşünür Robert Grosseteste'nin Aristotelesçiliğin din açısından sakıncalı bulduğu etkilerine karşı gelenekçiliği tahkim etme çabası • Ortaçağ Avrupa Tarih eserlerinde retorik sorunu
• Kathar sapkınlığına karşı 1209-1229 yılları arasında gerçekleştirilen Haçlı Seferi'nin nedenleri