Burhan Günel'in Ateşi Seçtim başlıklı öykü kitabı (1993) ve Ateş Uykusu adındaki romanı (1996) ile başlayıp ateş-yakma-yakılma izleğinde yoğunlaşarak sürdürdüğü yazınsal yolculuğunun yeni ürünü olan Ateş ve Kuğu 1993 yılında yaşadığımız Sivas Yakımı gerçekliği üzerinde kurgulanmış olmasına karşın kurmaca metin özelliklerinin öne çıktığı bir roman. Burhan Günel içinden geçtiği Sivas olayları ile bu olaylara neden olan toplumsal-siyasal oluşumları hazırlayan koşullara nesnel ölçütlerle ve soğukkanlılıkla bakabilmek için bugüne kadar bekleyen sabırlı duruşunun ürünü olan bu yeni romanında birtakım "insan"ların başka insanları yakma isteğine ve bu isteğe bağlı barbarca eylemine büyüteç tutuyor. Bunu yaparken kuğu beyazlığındaki roman kahramanlarını tarihsel süreç içinden insanlığın on bir bin yıllık serüveninin kan ve yanık kokan yollarından geçiriyor. İnsanoğlunun aşkla ve dayanışmayla katlanabildiği bu uzun yolculuğu sırasında biçimlenen ve sürmekte olan irkiltici öyküsü ilkel toplumların kurban törenlerinden başlayıp Sivas kıyımına kadar uzanıyor. Hiç eksilmeden yaşanmakta olan yanık sızısı roman boyunca her an duruluyor ama yazarla birlikte romanın önde gelen kahramanları da umutsuzluğa teslim olmuyorlar. Bu bilinçli tavrın okurla buluşacağından kuşku duymuyoruz. Çünkü Burhan Günel acısını onurluca yaşayan insanımızın Sivas'ta yakılan varlığını küller arasından çıkarıp yeniden yaratmasını anlatıyor; bu yaratıcı girişimde aydınlanma yanlısı çağdaş okur da yazarın yanında yerini alacaktır.
Türkçe'nin şiirli ve imgesel dil zenginliğinin yaratıcı sanat emeğiyle buluşarak içinde aşkı ve erdemi barındıran özgün bir yazınsal renge büründüğü Ateş ve Kuğu ''toplumun bilincini rahatsız eden'' dolayısıyla toplumumuzun değişik kesimleriyle buluştukça yeni yorumlar kazanacak olan bir roman.