Yaklaşık olarak 1960'lardan itibaren Dünya'da 2000'lerin başından itibaren de Türkiye'de ilgi odağı olan bir kavram "Ruhsal Liderlik". İçeriği itibarı ile birçok liderlik türüne benzetilen ama din ile ilişkili görüldüğü için belki de son zamanların en çok ilgi duyulan liderlik başlıklarından biri. Ruh kelimesinin İslam düşünürleri tarafından zikredildiği (Örneğin Farabi İbn Sina ve Gazali) gerekçesi ile (Ardıç 2013) biraz da örnekler itibarı ile Budist lideri Dalai Lama ile başlayan ve İslam mutasavvıflarından Mevlana Şems Hacı Bektaşi Veli Ahi Evran ve Yunus Emre gibi isimler (Polatçı 2020: 251) ile birlikte yazılan bir liderlik türü. İşte tam da bu nedenle din ile ilişkili görülen ve ilgi odağının artmasına neden olan bir kavram Ruhsal Liderlik. Ruhsal liderliğin din ile ilişkisi sadece bu örneklerden ibaret değil elbette. Literatürde geçtiği üzere; Fry'a göre din ruhsallık için ön şart değildir ama ruhsallık dini içerir (Baykal 2018) cümlesi de ruhsal liderlik ile din ilişkisini anlatır niteliktedir. Elbette biraz da dini isimlerle anılması ve din ile karşılaştırma saikleri ile aslında değer temelli liderlik türleri içerisinde olmazsa olmaz olarak vücut bulmaktadır Ruhsal Liderlik kavramı. Dünyanın yalan-ahiretin gerçek olması yönündeki inanç insanın dünyevi meşgaleler ile hemhal olmasının getirdiği bıkkınlık ve insanın bu durumdan kendi iç dünyasına dönerek kurtulacağı yönünde geliştirilen inanç gerçek mutluluğun insanın kendi iç sesini dinlemesi ve kendisi ile barışık olma hali ile ilgili olması gibi nedenler Ruhsal Liderlik kavramını daha önemli hale getirmektedir.
İlk başta ruhsal liderliğin dini liderlerin söylevleri ile ya da nitel analiz ile ele alınması olarak planladığımız bu yol Covid-19'un da etkisiyle kamu ve özel sektörlerinin analizi ile sonuçlandı. Covid-19 sürecinde nitel analizin katılımcılar ile kapalı alanda daha fazla zaman geçirmeyi gerektirmesi bizi nitel analizden vazgeçiren neden idi işin aslı.
İçeriğinde literatür bilgilerinin son yıllarda yapılan altmışa yakın çalışmanın özetlerinin üniversite gıda gümrük enerji gibi farklı sektör çalışanlarından toplanan verilerin analizlerinin ve bu analizlere dayalı sonuçların yorumlarının yer almasının bu kitabı önemli kıldığı kanaatindeyiz. Hatta samimiyetimizle belirtmek isteriz ki bu kitabı asıl önemli yapan unsur yazarların verileri toplama aşamasından hemen sonra Covid olmasıdır. Yani sağlığımızı hatta hayatımızı tehlikeye atma pahasına bu kitabın tamamlanması adına verilen emek bu kitap ile kurduğumuz manevi bağı anlatır niteliktedir. Son olarak kitapta ortaya konulan önerilerin Yönetim ve Organizasyon ve Örgütsel Davranış alanlarına katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız.