Gece karanlık şalını henüz şehrin üzerinden çekmemişti. Güneş olacakları kimse görmesin diye belki ufuktan ışıklarını isteksizce ağır ağır gönderiyordu. O sabah kuşlar susmuş börtü böcek kaçışıp yuvalarına saklanmış ağaçların gözyaşları çiy tanelerine dönüşüp yapraklardan dökülmekteydi. O sabaha tabiat uyanmak güneş doğmak istemiyordu. İnsanlığın çirkin yüzünü görmekten ve göstermekten utanıyorlardı adeta ve şükrediyorlardı "insan" olarak yaratılmadıkları için şükrediyorlardı.
Herkes için başka düşler başka
Kimi gönüller küsmüş kimi coşar aşkla
Kaç göz varsa onca hayat
Pencere aynı fakat bakan başka