Yeni bin yıla 11 Eylül gölgesinde giren dünya siyaseti akabinde gelişen Afganistan'ın ABD tarafından işgali ile doğu-orta doğu merkezli bir yeniden yapılanmanın daha doğrusu işgal-devrim olgusunun merkezinde buldu kendini. Dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in "Yeni bir dönem başlıyor ve bu dönemin sonunu belki biz dahi göremeyeceğiz çocuklarımız görecek." Şeklinde başlayan konuşmasında Afganistan'ın işgalinin bir başlangıç olduğu ve akabinde bunun başka ülkelere de sıçrayacağı ve Afganistan'ın yeniden şekillenmesinin çok uzun yıllar alıp belki de kendilerinin dahi ömrünün yetmeyeceği minvalindeki beyanatı dikkat çekmişti.
Irak ve Suriye'de yaşanan insani dram ve mülteci sorununun üstünde bir Afganistan'da yaşananların eklenmesi ile iyice çıkmaza giren AB ve mülteci meselesi şu anda sadece iyi niyet beyanları ve yeni mülteci akınının Türkiye'de durdurulması yönünde gerçekleşmektedir. Yeni bir döneme evrilmeye çalışan AB'nin Merkel sonrası Almanya siyaseti başta olmak üzere kapıda bekleyen yeni mülteci dalgası ile nasıl başa çıkacağı merak konusu olmaktadır.
Türkiye-AB ilişkilerinde uzun yıllardır özel bir başlık halinde duran mülteci meselesi umulur ki Kıbrıs meselesi gibi daha uzun yıllar gündemi meşgul etmez ve bir nihayete erer. Kıbrıs meselesi üzerinden AB'nin Türkiye politikalarını şekillendirmesi ve bu noktada bir tıkanma yaşanması şüphesiz sadece Türkiye'yi değil AB ve ülkelerini de etkilemektedir.
Kıbrıs meselesi üzerine bir dizi makale ve röportajında olduğu bu sayımızda özellikle Merkel sonrası AB ne şekilde konumlanacak merakını gidermeye çalışırken Kıbrıs meselesi de ne şekilde Türkiye-AB ilişkilerini etkileyecek anlatmaya çalıştık. Yine birbirinden değerli kalemlerin bizlere eşlik ettiği bu sayıda AB maceramız üzerinden neler yapıldı/yapılıyor bakmaya çalıştık.
Şüphesiz bilinir ki Türkiye'de AB üzerine yazmak ya da çalışmak özellikle AB serüvenimizin uzun süredir soğumaya bırakıldığını göz önünde bulundurursak çok da kolay değildir. Bizler bu süreçte ve devamında AB ve politikalarını sizlerle konuşmaya ve paylaşmaya devam ettik ve edeceğiz.
Unutulmamalıdır ki Afganistan'ın içine düşmüş olduğu bu yeni süreçte de gündeme geldiği gibi hukukun üstünlüğü insan hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması ve insanca yaşam için herkesin kaçtığı yer batıdır. Tüm Ortadoğu batıya göç edemeyeceğine göre AB'nin hukuk ve insani yaşam normlarının bu bölgeye intikal ettirilmesi ve yaşama geçirilmesi bu açığı ve beklentiyi kapatacaktır.