«Kafesimde yıllardır dört dönüyorum.
Rüyalarım cinayet ve intikam dolu. Nihayet çözümün şuracıkta hemen gözümün önünde apaçık belirdiği o güne kadar... Avcıyı kendi tuzağıyla avlamak onu bir kitaba hapsetmek.»
Çocukların yalnız büyümek zorunda kaldığı acı dolu bir dünya. İyi ve kötü arasındaki sınırın silikleştiği acı dolu bir dünya. V. 14 yaşındaydı. Ona "güzel talebem" diye seslenen okul çıkışlarında bekleyip evinin sokağında onun yolunu gözetleyen G. ise 50 yaşında.
Vanessa Springora otobiyografik kitabında bizlere kendi hikayesini ergenliğini; onu tahakkümü altına alan kendisinden 36 yaş büyük bir yazarla yaşadığı «toksik ilişkiyi» anlatıyor. Nasıl tuzağa düştüğünü o dönemde asla olanları doğru değerlendiremediğini hatta neler olup bittiğini dahi anlayamadığını ; «deneyimli» narsist bir sübyancı karşısında nasıl yapayalnız savaşmak zorunda kaldığını anlatıyor.
Yayımlanmasının hemen ardından G.'ye açılan pedofili soruşturmasıyla da gündeme gelen Rızası Var bir çırpıda okunsa da çarpıcı diliyle iz bırakıyor düşündürüyor sorguluyor... Kalbimiz sıkışarak dinlediğimiz V. yumuşaklığıyla duygulandırsa da özenle seçtiği "dosdoğru" kelimelerle gözler önüne serdiği toplumsal gerçeklik aynı zamanda insanın kanını donduruyor