Bir kadın en fazla ne yaşayabilirdi? Neler başından geçebilirdi? Bu kadının hayatı sahte ismiyle son bulurken yaşadıkları genç bir doktor tarafından yazılan günlükte okunmaya başlanır. Gizem ve sorularla dolu günlüğün içindeki birçok sayfa yırtılmış olurken yırtılmış sayfalarda neler olduğu merak konusudur. Doktorun bu günlüğün peşinden gitmesi de kendi ölümünü hazırlıyordur. Sanki çözülemeyecek bir vaka gibiydi. Bir gizem vardı ama ne olduğunu bilmiyordu.
Özellikle o günlük... İçinde ne vardı? Sanki profesör bilerek günlüğü söylemiş ve merak içinde bıraktırmıştı onu. "Günlüğünün nerede olduğunu biliyor musun Clara?" Cevapvermeyeceğini bilse de sormaya devam etti. Merak yönü daha ağır basıyordu. "Clara bir yakının var mı? Eşin çocuğun ya da bir akraban?" Norris ne kadar kimsenin uğramadığını bilse de sormak istemişti. Kadının dosyasında evlendiği yazıyordu ama ailesi ile ilgili hiçbir şey yoktu. Ne gelen ne giden... Kimsesiz zorlu bir hastalık... Ne eşi ne çocukları ne de arkadaşı... "Günlük." Clara'nın sesini duyduğunda heyecanla eline yapıştı. Buruşmuş ve lekeli elini ellerinin arasına aldı. Buz gibiydi ama umursamadı. "Nerede o?"