BOYUN EĞMEYEN ANLAŞILMAMIŞ
KURALLARI ÇİĞNEYEN BİR KADIN...
Tarihin en ünlü Fransa kraliçesi Marie Antoinette ölümünün ardından 200 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hakkında en çok yazı yazılan ve dolayısıyla her seferinde yeni baştan yaratılan bir isimdir. Ona adanmış kitapların filmlerin belgesellerin resimlerin yanı sıra onu kullanarak üretilen imgelerin de sonu gelmez: tişörtler çikolata paketleri çay kutuları fincanlar parfüm şişeleri çantalar aynalar yastıklar yapbozlar... Gittikçe bir tarihi karakterden pazarlama ürününe dönüşen Marie Antoinette'i anlamak için esaslı sorular sormak gerekir:
Onun hikâyesi bir zamanlar kraliçe olan ve otuz sekiz yaşında giyotine giden bir kadının hayatından mı ibarettir? Yalnızca bir isim midir? Modanın içi boş ve yıkıcı evreninde kendini unutan yüzeysel genç bir kadın mı? Versailles'ın bir köşesindeki beş para etmez köyünde çobancılık oynayan biri mi yoksa? Devletin kasasını boşaltacak denli savurgan bir kraliçe mi? Gittikçe daha aykırı daha baskın bir cinselliğe biseksüelliğe lezbiyenliğe ve hatta enseste düşkün bir kadın mı? Giyotinden geçmiş bir beden ensesinden kan damlayan kesik bir baş mı?
Tarihçi Cécile Berly; sapı samandan gerçeği fanteziden mantığı duygudan makulü imkansızdan ustalıkla ayırdığı bu çalışmasında Marie Antoinette için yeni bir okuma sunuyor. Dönemini kaçınılmaz şekilde etkileyen bir kraliçenin bir kadının portresini nesnel verilerden hareketle sezgilere ve söylentilere paye vermeksizin büyük bir özenle çiziyor.
Marie Antoinette göründüğünden çok daha karmaşık bir tarihi figürden yola çıkarak Fransız kraliyetinin son günlerini Devrim'in şafağını en önemsiz en sert ve en acıklı yanlarıyla yeniden gözler önüne seren bir çalışma.