Bu inceleme kitabını yazmaya Julia Voznesenskaya'nın "Çok merak ediyorum acaba dünyada tecavüz edilmemiş bir kadın var mıdır? Ne dersiniz?" cümlesiyle karşılaştığım zaman karar verdim.
Onun bir soru şeklinde ortaya attığı sözlerindeki asıl amacı anlamaya çalıştıkça içi dehşet dolu karanlık gizemli ve dipsiz bir kuyunun derinliklerine doğru inme zorunluluğu doğdu kendiliğinden.
Bu yapıt tecavüz konusunda ülkemizin polis kayıtlarına geçmiş acı gerçeklerini aile yapımızdaki çarpıklıkları ön plana çıkararak geniş kapsamlı bir şekilde ele alan ve bunları dış kaynaklı cinsel saldırı örnekleriyle karşılaştıran ilk kitap olma özelliğini taşıyor.
Tüm çabamız kadının cinsel zorbalıktan kurtulması erkeğin de alnındaki "tecavüzcü" lekesini silebilmesi için.
Çevremize ve yabancı ülkelere baktıkça 'savaşlar dahil şiddetin her türlüsünden arınmış bir dünyada yaşamak ne güzel olur' diye düşünmekten kendini alamıyor insan.
Çünkü böyle bir hayat kadının en doğal hakkı...
Çünkü böyle bir hayat her uygar erkeğe daha çok yakışır...
Kim bilir gelecekte bir gün belki bizden sonrakiler soluyabilecekler böylesine sağlıklı ve nefis havayı.
Birbirini isteyen kadınıyla erkeğiyle.
Üstelik mutlu bir beraberlik içinde...