Hükümet kolunun kısa kalıp uzanamadığı yıllarda Güneydoğu Anadolu'nun bir yöresinde gerçekten yaşanmış bir hikayedir bu ...
Küçük Halil babası öldüğünde henüz üç yaşındaydı ve ölümün ne olduğunun farkında olmadığından etrafındaki insanlara gülücükler dağıtıyordu.
Yoksulluk ve kıtlığın hüküm sürdüğü bu yörede fakirlerin buğday ekmeği yemeleri imkânsız gibiydi. Ancak bulabilirlerse çiğnedikçe ağızlarına batan arpa ekmeği yemek kaderdi onlar için.
Yetim Halil gençlik çağına geldiğinde kader onu anasının geçimini sağlayabilmesi için o zamanlar Fransız işgalinde bulunan hududun öbür tarafına Suriye topraklarına atacaktı....