2. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle dünya siyasetinde yeni bir dönem başlamıştır. Savaşın bitimine kadar tek partili bir yönetim anlayışıyla idare edilen Türkiye 1946 yılında çok partili siyasal yaşama geçmiştir. 2. Dünya Savaşı'nın ardından dünya iki kutba bölünmüştür. Batı Bloku'nun lideri Amerika Birleşik Devletleri olurken Doğu Bloku'nun lideri Sovyetler Birliği olmuştur. Türkiye'nin Batı Bloku'nda yer alması ABD ile yakınlaşmasını sağlamıştır. Türkiye 1990'lı yılların ortalarına kadar ağırlıklı olarak dış politikasını ABD'ye göre şekillendirmiştir. Bu politika çoğunlukla Sovyetler Birliği'nin tepkisini çekmiştir. Sovyetler Birliği'nin Doğu Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de komünizmi yerleştirmek istediğini öne süren ABD Türkiye'yi askerî ve ekonomik olarak korumuştur. "Komünizm tehdidi" söylemi bu süreçte Amerika Birleşik Devletleri tarafından sıklıkla gündeme getirilmiştir Hürriyet gazetesinin yayın hayatına başladığı yıllar soğuk savaşın başlangıç yıllarına denk gelmiştir. Bu yıllarda Demokrat Parti gücünü iyice arttırmış ve Amerikancı bakış açısı Türkiye'nin iç ve dış politikasında etkili olmuştur. Hürriyet gazetesinin 1. sayfa haberlerinde daha çok Amerika'nın ekonomik ideolojik ve kültürel bakış açısının yansıtıldığı tespit edilmiştir. Hürriyet gazetesi 1 Ocak 1950 ile 2 Mayıs 1954 tarihleri arasındaki 1. sayfa haber içeriklerinde Amerika'yı yakın müttefik olarak görürken Sovyet Birliği ve Rusya'ya yönelik eleştirel bir bakış açısı ortaya koymuştur.