Arabalarımız Salacak İskelesi'ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Müsadif-i nazarım olan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar azametli bu derece dehşetli bir şey görmemiştim. Bu köprü üç kat olarak inşa edilmiş. En üst katında insanlar karıncalar gibi kaynaşıyorlardı. Şimendifer araba otomobil gibi vesait-i nakliye köprünün birinci ve ikinci katından gelip gidiyorlardı.
"Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla betimleyen bugünden o güne nasıl ulaşıldığını/ulaşılacağını açıklama çabası gösteren yazıldığı dönemde görülmemiş kimi uygulamaları ayrıntılandıran ve okurlarında böyle bir toplum yaratma yönünde arzu uyandırma kaygısı güden bir eser ve bu yönleriyle döneminde yazılan benzer eserler arasında 'en ütopik' anlatılardan biri olarak nitelendirilebilir."
Engin Kılıç
Yüzyıllar sonrası... Köprülerle fabrikalarla geniş bulvarlarla dev binalarla dolmuş on milyon nüfuslu bir İstanbul... Herkesin sadece daha verimli olmaya çalıştığı tembelliğin olumsuz düşüncelerin tamamen ortadan kalktığı bir cennet hayali. İlk olarak 1913'te basılan Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet edebiyatımızın ilk ütopyalarından biri.