Serin rahatlatıcı mutluluk verici bir rüzgâr... Yemyeşil yaprakları güneşte parlayan uzun yan yana sıralanmış kavak ağaçları karşısındaydı. Gökyüzü ilk zamanlardaki kadar masmavi ve berraktı. Birden ayaklarına baktı ayak bileklerine kadar suyun içerisinde olduğunu gördü burası aşina olduğu zeminden epey yüksek bir yerdi. Suyun içinde dikine uzanmış dar bir köprünün üzerinde olduğunu anladı. Dönüp arkasına baktı gülümsüyordu köprünün ortasında babasını gördü o da mutluydu ve köprünün kıyıyla birleştiği yerde tanımadığı daha çok bir silüeti andıran birisinin durduğunu gördü. Ellerini ayaklarına götürdü avucuna sudan bir miktar aldı avucunda çok ufak pek çok sayıda balık vardı babasına dönerek;
"Görüyor musun?" dedi.
Ve avucundaki balıkları masmavi akan nehre bırakır bırakmaz ufacık olan balıklar; sarı mavi yeşil karışımı parlak renklerde kocaman balıklara dönüştü dönüp tekrar babasına baktı ama artık orada değildi...