Babasının ısrarlı uyarılarını dikkate almayan ve namaza karşı vurdumduymazlığı olan bir oğula babası son bir kez seslendi:
-Yavrum anlasaydın ki ömrün azdır ve faydasız gidiyor; anlasaydın ki kılacağın beş vakit namaz: Dünyada huzurun kabir karanlığında kandilin haşır mahkemesinde kurtuluş senedin ve beratın amellerin tartıldığı terazide seni kurtaran sevabın sırat köprüsünde Burak'ın cehennemden kurtaran şefaatçin ahirette de ebedî saâdet ve cennetin olacaktır; ne yapar yapar o namazı kılardın. Sürünerek dahi olsa ahiretin bir sandıkçası olan namaz seccadesine kendini atardın. Ne olur güzel oğlum ölüm sekerâtı uyandırmadan önce uyan ve namaza başla. Bir daha bırakma. Senin namaza başlaman bana cennet kadar keyif verecek başlamaman ve namazsız yaşaman da bana cehennem azabı çektirecektir. Babanı bu azaptan kendini de cehennem azabından kurtar oğlum. Babanın bu şefkatli nasihatinden mi yoksa oğlunun ikna olmasından ve insaflı düşünmesinden mi bilinmez; oğul hemen abdest aldı ve namaza durdu. Bunu gören baba da büyük bir sevinçle elhamdülillâhi Rabbilâlemin (Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun.) dedi. Bir insanı daha şeytanın tuzağından kurtarmanın mutluluğunu yaşadı. Allah bütün anne-babalara bu şefkati ve sevinci; bütün çocuklara da bu sevgiyi ve saygıyı nasip eylesin.