Rabia Burhan şiirlerine tutkun okurun yüreğine bu kez bir romanla dokunuyor...
İç Anadolu'daki köyüne halasının yanına gelen Bahar yıllar öncede kalmış ama bugün bile izleri sürülebilen bir aşk hikâyesinin peşine düşer. Güzelliğiyle herkesi büyüleyen Selver'in hikâyesidir bu.
Yazar kalemini Selver'in yüreğine koyduğu stetoskoba çevirirken kulaklarımıza ulaşanın milyonlarca genç kızın sesi olduğunu düşünürüz önce. Bugün yaşayan bir miras gibi duran kadim gelenekler evlerin içinden çeşme başından köy meydanından düğün yerinden yükselen kadın erkek çoluk çocuk sesleri hiç kaybolmayan insan özleri düşer önümüze...
İşte o gelenekler bir genç kızı çepeçevre saran yüksek duvarlara dönüşürken soluk soluğa çeviririz sayfaları...
Bir Gecelik Çiçeği'nde o duvarların hem önünde hem ardında bizi umutlandıran düşlere inandıran bir aşk filizlenir. Okur o aşka cansuyunun gözyaşlarıyla verildiğine tanıklık ettiğinde ise avuçlarımıza bırakılanın ruhumuzda her gün yeniden açıp yeniden solacak bir eser olduğunu anlayacaktır.
Rabia Burhan tıpkı bir gecelik gelin çiçeğinin ömrü gibi en mutlu günle en mutsuz günün aşkın ateşiyle gelinliğin o bembeyaz gelinlikle ateşin buluştuğu yerden kurguladığı müthiş hikâyeyle bizi taşradan evrenselliğe ulaştırıyor.
AŞK GÖNÜLLÜ BİR SÜRGÜNDÜ...
AMA BAZEN ÖMRÜ TEK GÜNDÜ...