İlaç denince aklıma ilk önce annemin düştüğümüz zaman acıyan yerlerimizi öpmesi geliyor. O yüzden bildiğim en etkili ilaç anne öpücüğü ve yaralarıma dokunan şefkatli elidir. Belki de bu nedenle pek fazla ilaç kullanmadan büyüdüm ve annesinin yakın ilgisi ile büyüyen her çocuk gibi kendimi daima iyi hissetim. Öte yandan annem bahçesini ve mutfağını daima bir laboratuvar gibi kullandı ve bizim küçük sağlık sorunlarımıza bitkisel çözümler üretti. Karnım ağrıyınca anason-mercanköşk midem üşüyünce nane limon bulantılarımda kekik suyu yaralarımda kantaron yağ derken büyüdüm. Ancak bu çiçekler evde yapılan ilaçlar ve formüllerin benim ruhuma sızdığını çok daha sonra fark ettim. Önce kimyanın gizemli dünyasında yaptığım eğitim ve laboratuvarda geçen uzun kariyer yıllarımın ardından bu bilgileri optimize etme ve modern dünyaya somut olarak aktarma isteğim adeta tüm yaşamımı ele geçirdi. Bana göre ilaç konusu eskiye oranla çok daha büyük bir önem kazanmıştır ve beni bu kitabı yazmaya iten diğer bir neden de budur. İlacın gücü her geçen gün daha da artmaktadır demek hiç yanlış bir tespit olmayacaktır. Yazılması yıllar süren bu kitapta insanlığın en eski kavramlarından biri olan ilaç konusunda kimya penceresinden bakarak bilgileri bir araya getirmeye çalıştım. İlacın; efsanelerden iksirlerden bitkisel karışımlardan geçerek günümüzün modern kimyasını esas alan sentezlerine gelinceye kadar geçtiği yol üzerinde ki kilometre taşlarını sıraladım.