Hazreti İbrahim'in yaşadığı ülkeyi Nemrut isimli bir hükümdar yönetiyordu. Nemrut öylesine kibirliydi ki kendini tanrı gibi görüyordu. Ülkenin her tarafına yaptırdığı heykelleriyle halkın kendisine tapmasını istedi. İnsanlar korku içinde ona itaat ettiler taptılar.
Yerlere kapanarak:
- Nemrut tanrıdır dediler.
Bir tek İbrahim ona inanmıyordu. İbrahim'in babası da put yapıp satıyordu; ailesini bu şekilde geçindiriyordu. Küçük İbrahim:
- Babam bu putları kendi elleriyle yaptı. İnsanlar kendi elleriyle yaptıkları bu cansız şeylere nasıl tapar diyordu.
İbrahim sürekli kendisini yaratan Rabbini düşünüyor onu arıyordu. Önce yıldızlara baktı sonra aya sonra da güneşe.
- Doğup batan yaşayıp ölen varlıklar tanrı olamazlar dedi. Benim Rabbim yeri göğü ve bütün varlıkları yaratan Allah'tır dedi.
Nemrut öfkeyle Hazreti İbrahim'e bağırdı:
- Benden korkmuyor musun? Neden önümde eğilmiyorsun diye sordu.
Hazreti İbrahim:
- Ben Rabbimden başka kimsenin önünde eğilmem dedi.
Nemrut emir verdi:
- Atın onu ateşe!
Allah emir verdi:
- Ey ateş! Serin ol İbrahim'i yakma!
* * *
İşte Hazreti İbrahim'in peygamberlik öyküsü böyle başladı. Yazar Belkıs İbrahimkakkıoğlu bu kitapları hazırlarken çok dua ettiğini belirtiyor. Kitapların son derece yalın ve sıcak bir anlatımı var. Peygamber Öyküleri çocukların kolaylıkla okuyup anlayabilecekleri bir içerikte; hem ilmi hem de pedagojik açıdan güven verici.
Cem Kızıltuğ'un zengin hayal gücü ile renklendirdiği sayfalar çocukları öykülerin ibret verici dünyasında yolculuğa çıkarıyor.