Türkiye Sosyalist Hareketi'nin en önemli düşünce ve eylem insanlarından Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın 50 ölüm yıldönümü onun siyasal mücadele tarihinin Marksist teorinin geliştirilmesi yönünde yürüttüğü teorik çalışmaların daha fazla görünür hale geldiği bir zaman kesiti. Kıvılcımlı'nın din tarih ideoloji alanında geliştirdiği özgün tezlere yönelik son yıllarda artan akademik ilgi Marksist teorinin yenilenmesi ve geliştirilmesi gerekliliğinden kaynaklanıyor. Kıvılcımlı bu gerekliliği erken bir dönemde saptamış ve teorik uğraşının önemli bir kısmını bu konulara ayırmıştı. Bu kitap onun devrimci mücadele tarihini partisi TKP ile yaşadığı ilişki ve çelişkileri; örgüt ve siyaset perspektiflerini; teorik-siyasal katkılarını bugünden bakarak irdeleyen çalışmalardan oluşuyor. Türkiye'de sosyal bilimin duayenlerinden Ümit Hassan yazısında Marx ve Engels'in Alman İdeolojisi ve Grundrisse gibi yapıtlarında üretici güçlere dair ruşeym halinde ortaya koydukları kimi tahlillerinin Kıvılcımlı tarafından İbn-i Haldun'un eserlerini de içererek nasıl geliştirildiğini oldukça özlü ve incelikli bir biçimde ortaya koyuyor. Ali Efe yazısında Kapital sonrası Marx'ın tarihe yönelen ilgisinin nedenlerine yoğunlaşarak Doktor Hikmet Kıvılcımlı'nın tarih çalışmalarıyla tarihsel maddecilik teorisinin gelişim çizgisi arasındaki bağları daha görünür kılmaya çalışıyor. Canan Özcan Eliaçık bu derlemeye Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihçi yönünü tartışan bir çalışmayla katkı sundu. Özcan Eliaçık yazısında Kıvılcımlı'nın metafizik tarih yaklaşımlarına dönük eleştirilerini ortaya koyarken onun toplumsal tarih anlayışına yakın bir noktadan ele alınabileceğini ortaya koyuyor. Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve Ernst Bloch'un düşüncesi arasındaki sosyalizm din tarih ve kültür konularındaki paralellikleri gündeme getiren Barış Aydın kitaba önemli bir katkı sundu. Ulaş Taştekin yazısında Kıvılcımlı'nın emperyalizm teorisiyle Türkiye'deki sınıflar tahliline dönük yaklaşımlarını eşitsiz gelişme ve üretim tarzlarının eklemlenmesi kavramlarına dönük kimi yorumlarla bir arada ele aldı.
Cenk Ağcabay yazısında TKP mücadele tarihine ve Kıvılcımlı'nın parti ile olan ilişki ve çelişkilerine odaklandı. Kıvılcımlı'nın siyasi mücadele süreçlerinin örgütsel ve siyasi boyutlarına daha yakından bakarken önemli tarihsel yanılgılara parmak bastı. Bir mücadele adamının kendi örgütüyle yaşadığı sorunların iç yüzünü yakın dönemde ortaya çıkan belgeler ışığında aydınlatırken sosyalist tarihin gerçekler üzerinde yükselmesinin ve tarihten ders alınmasının altını çizmiş oldu. Candaş Ayan Kıvılcımlı'nın mücadele pratiği içinde önemli bir yer tutsa da yazınsal alanda hak ettiği ilgiyi görmemiş önemli bir düşünce ve pratiği Kıvılcımlı geleneğinin 1960'lardaki kitle örgütü olan İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği (İPSD) deneyimini tarihsel bir perspektiften ele aldı. Bu kitapta bir araya getirilen bu çalışmalar kuşkusuz ki Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın düşünce ve davranış bütünlüğünün ürünü olan önemli ögeleri kapsıyor. Ötesi de vardır onun zengin düşünsel mirası başka bazı alanlarda da keşfedilmeyi ve genişletilmeyi bekliyor. Umulur ki bu kitap bu yolda atılan bir adım işlevi görür.