Kadim bir nehrin içinden geliyorum
Şaşkın tuzlu bir çocuğuyum onun
Adım peygamber soyu suyum çamurlu
Tedirginim
Telaşlı geçmişsiz ve geleceksiz zamanım
Ateşler içindeki topraktayım
Ve kendime acısı eğrilmiş sayrılıklar yaratıyorum
Binlerce kez âşık olup
Kaç kez öldüğümü hatırlamıyorum
Gazete ilanlarında yok susturamadığım kaygılarım
Kendi tutsaklıklarından habersiz
Etrafımı saran duvar ustaları
Çelişkileri çağrıştırıyor sıvaları
Üstünde göç etmiş dostlarımın adları
Bir iyiliğe takılıp düşüyorum
Sanırsın çok yorgunum
Güzelce uyusam diyorum
Ölmüşüm ama bilmeden hala yazıyorum...