Bana arabasıyla çarpan kadın sık sık hastaneye ziyaretime geliyordu. Son ziyaretinde cinayeti ne zaman ve nasıl işleyeceğini üstelik yerini de söylemişti. Eğer bunu yapmazsa hayali olan Devrim'in Arabalarının yapılamayacağına inanıyordu.
Devrim'in Arabaları vardı; bir elinde otomobil diğer elinde uçak.
Devrim kimdi bu arabaları yapmak cinayeti bile göze alacak kadar neden bu denli önemliydi? Nedeni Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda yaşanmış tarihi bir olaya dayanıyordu.
Bir yangın sonucunda yapılan bir tren yolculuğuna...
Atatürk'ün çağrısıyla o trene binen bir profesörün bu yolculuktan yıllar sonra o kadının annesine verdiği iki oyuncak ve o oyuncaklara yüklenen bir hayal ile başlamıştı her şey.
Atatürk döneminde kurulan hatta seri üretime de geçen ölümünden sonra ise kapatılan uçak fabrikaları ile 1960 Askeri Darbesinin ürünü olan ancak seri üretiminin yaptırılmadığı otomobil... Onlar Devrim'in Arabalarıydı. Bu arabaların yaptırılmaması emperyalizmin ülkemize sayısız dayatmalarından sadece iki örnekti. Bu roman; emperyalizmin etkisine nasıl girdiğimizi nasıl aldatıldığımızı Devrim'in Arabalarını neden hâlâ yapamadığımızı bir aşk hikâyesi içerisinde anlatmaktadır.