Ovada Paldır Küldür
İlk kitabı Derdin İncinmesin'deki özgün hikâye anlatıcılığını sürdüren Mustafa Orman uzunöyküye niyet ediyor bu kitabında. Ovada Paldır Küldür taş kesilen duyguların ilmek ilmek örülen gecelerin uzun konuşmaların ve kadersizliğin karşısında inadına yaşamanın anlatısı...
İnsanı fotoğraftan taşırıp anlatıyor Orman. Mahcup. Olmaktan yaralanmaktan yarasını kaşımaktan yorgun. Ne merhamet etmeli onun yaratısındaki hayaletlere ne de şifa bulmalı. Fotoğrafın tam ortasına sabitlenmeli olan biteni izlemeli; ovada zaman algısı müphem insanların siluetleri belli belirsiz. Ama gerçeklik çok net ve olabildiğine acımasız...
Ovada Paldır Küldür sinematografisi yüksek kendi sesinde kavrulan kurgusu sağlam oluşturduğu atmosferin gölgesinde yükselen bir metin.
"Ovayı insana göğe dağlara karşı çırılçıplak eden kış yerini ilkbaharın bütün tonlarına bırakıyor. Bahar ovayı giyindiriyor. Güzel kokulara çiçeklenmeye her an hazır ağaçlara duvar diplerinde biten otlara gökte pamuk bulutlara sürü sürü uçan kuşlara koşuyor bahar. Yazın kapısını aralamaya gidiyor. Binbir koku. Kuş uçuşu. Kelebek sessizliği. Böcek tırmanışı. Sulu yemişler. Bütün yükünü yaz için hazırlıyor. Her dalda ısrarla başlattığı çiçeklerin taçlanışını toprağı yararak serpiştirdiği ekinlerin rengini buluşunu dağların böğründe kışın bıraktığı karların eriyişini yazın omuzlarının üzerine atıyor sırtına bindiriyor. Her mevsim birbirine bir yük bindiriyor her mevsim bir güzellik yetiştiriyor. Bahar güneşlenmeyi salıyor. Güzelliğin bir yük olduğunu da anımsatıyor. İlk yaprak düşünceye kadar sürecek."