Sivas ilimizde yaşayan Kore'de Kıbrıs'ta ve iç güvenlik muharebelerinde savaşmış yirmi üç gazimizin anılarının derlendiği ve Doç. Dr. Tuğgeneral (E) Fahri ERENEL'in kaleme aldığı Önsöz ile başlayan "Gazilerimizden Anılar" kitabı 144 sayfadan oluşuyor.
Önsöz'de Doç. Dr. Tuğgeneral (E) Fahri ERENEL'in şu ifadeleri yer alıyor: "Türk vatanseverliğinin Türk kahramanlığının Türk fedakârlığının yaşayan destanıdır gazilik. Gazi ise bu destanı yazan onurlanmış askerdir. 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı tarafından hazırlanan bu eserde Sivas'ta yaşayan 23 gazimizin anıları derlenmiştir. Kore'de Kıbrıs'ta ve iç güvenlik muharebelerinde savaşmış bu gazilerimizin kendi ağızlarından anlattıkları anıları gelecek nesillere ışık tutacaktır.
Röportaj sonrası gazilerimizin verdiği cevapların ses kayıtlarının çözümünde ve yazıya aktarılmasında kendi söylemlerine olduğu gibi yer verilmesine özen gösterilmiştir. Çalışmalarımızda gazilerimizle bizleri buluşturan ve her konuda desteklerini esirgemeyen Sivas Muharip Gaziler Derneği'ne ve Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne şükranlarımı sunuyorum".
Röportaj tekniği ile derlenen kitapta gazilerimize "Gerçek vatanseverlik bu olsa gerek. İntikal anılarınızı paylaşır mısınız?" "Göreviniz ve katkılarınız neler oldu?" "Başınızdan geçen ilginç bir olay oldu mu?" "Muharebe esnasında insan nasıl bir duygu ve hissiyata bürünüyor?" "Gazi olarak toplumumuzda hak ettiğiniz değeri görebiliyor musunuz?" "Bizlere ve Mehmetçiklerimize iletmek istediğiniz mesaj var mı?" gibi sorular yöneltilmiş.
Kitapta yer alan bazı anılar:
Şükrü VARAŞGAN - Kore Gazisi
"Peki hiç tereddüt etmediniz mi?"
"Bak komutan! Harp oldu mu iki saat tereddüt ediyor insan. İki saat bittiği zaman aklına ne anan geliyor ne baban ne kardeşin. Sadece yoktan var eden Allah'ın ismi geliyor aklına. Birde istiyorsun ki; düşmanın bağrına elimi sokayım ciğerini söküp alayım. Korku diye bir şey yok! Üstümüzden top mermileri geçiyor ama "bunlardan birisi de benim başıma düşer mi?" diye bir düşünce yok".
Geçen senelerde Kore'ye gezi olmuştu siz de gitmiştiniz herhâlde?
Evet 2002'de gittik. İstanbul'dan üç buçuk saatte uçak ile Vessul'e vardık. Oradan ayrı bir uçak ile Seul'e geçtik. On beş gün boyunca gezdirmedik yer bırakmadılar. "Bakın savaştığınız yerler." dediler. Ama bakıyoruz ki; 60-70 kat binalar fabrikalar... Yok dedik biz burada savaşmadık. "İyice bakın ilerideki tepelere bakın" dediler. Büyük yazı ile yazmışlar: "Seul Cephesi" diye. Sonunda orada çarpıştığımıza ikna olduk ama inanamadık değişime. Böyle kalkınma olmaz. Bizi oradan aldılar ayrı götürdüler; ama bizim harp ettiğimiz Kore neresi şimdi ki Kore neresi? Orada bize Kore madalyası taktılar. Bunun yanında BM madalyası Türkiye'nin verdiği madalyalarım var. 2002'deki Kore Genelkurmay Başkanı bana sarıldı ve ağladı. "Eğer ki siz Türkler olmasaydınız biz tarihten silinirdik" dedi.
Savaşta bir asker olarak zafer kazanmak nasıl bir duygu?
Sana bir anımı anlatayım komutan. Çekilmemize yakın bir ay önce alay komutanımız Cevat Bey bize Amerika'dan altmış kişilik bir heyetin geldiğini ve buradaki on altı milletin orduları arasında hedefte araziye uymada gece alarmında en iyi birliği seçmek için denetleme yapacaklarını söyledi. Alay Komutanımız bize: ''Bakın askerlerim yavrularım. Burada hepimiz tek er olarak Türkiye'yi temsil ediyoruz. Birinci olacağız. Bu gece otuz beş kişi gelecekler bizi imtihan edecekler" dedi. O gece 01:30'da alarm verildi. Herkes elbisesini tıkır tıkır giyindi; ama hiç ses yok tıkırtı yok. Görevimizin başına geçtik; kimi obüsünün kimi uçaksavarının başına. Gelen heyet de saat tutuyor bu arada. Ama nasıllar biliyor musun? Aha böyle!... (Parmağını ısırıyor). Bir saat sonra "gidin yatın" dediler ve biz de yattık. Amerikalılar bizim disiplinimize inanamamış geri geldiler habersiz denetlemeye. Her milletten birer temsilci var. Sonuç aynı.
Nebi KARADEMİR Kıbrıs Gazisi
Aklıma gelmişken bir anımı daha anlatmak istiyorum. Ateş olmadığı zaman bir üsteğmen ile sohbet ediyorduk. O anda asfaltta iki tane Türk askerinin tespih çekerek volta attığını gördüm. O anda ateş edildi ve tespih çekenler ateş edilmesine rağmen hiç istiflerini bozmadılar. Bu görüntüyü İngilizler çekmişler ve kendi askerlerine izletip Türk askerinin ne kadar korkusuz olduğunu göstermek istemişler; kendi askerlerine örnek almalarını söylemişler. Tabii o anda sohbet ettiğim üsteğmen dedi ki: "Şu askerlerin hâline bak". Ben de sordum: "Ne olmuş ki komutanım" diye. Kendisi büyük bir şaşkınlıkla dedi ki: "Hiç korkmuyor bunlar". Ben de cevap verdim: "Demek ki onlar Rumlardan gelen mermileri mermi yerine koymuyor". İngilizlerin bu görüntüyü almalarına şaşırmamalı. Zaten onlar da anlatırken kendi askerlerine diyorlarmış ki "Türk askerleri tespih çekiyor Rum askerleri ateş ediyor".
Daha sonra ikinci çıkartmada Rum askerlerinin tanklara bağlandığını gördüm. Çünkü askerlerin neredeyse hepsi geriye doğru kaçıyorlardı. Kaçmasınlar diye komutanları askerleri tanklara bağlamıştı. Tabiî ki diğer askerlerin gözünü korkutuyorlar; eğer kaçarsanız sizi de bağlarız demek istiyorlar.
Halil MAVİ Kore Gazisi
Başınızdan geçen ilginç olaylar oldu mu?
Amerikan subaylarından bir tanesi bizim Türk bayrağını yırtmaya kalktı. Adanalı er bir arkadaşımız vardı. Müdahale etmeye çalışırken Amerikan subayı ona vurmaya başladı. "Sen kim oluyorsun da beni engellemeye çalışıyorsun?" diye orada arkadaşımızı dövmeye başladı. Bizim askerlerden bu olayı görenler Amerikan subayının üstüne yürümeye ve ona vurmaya başladılar; daha fazla dayanamadı ve yere yıkıldı. Arkadaşlarımızdan biri "Sen benim bayrağımı yırtamazsın kim olduğunu sanıyorsun?" diyerek silahı çekiyor; ama o anda vurmuyor tabi. Daha sonra mahkemede hem arkadaşlarımız hem de Amerikan subayı yargılanmıştı.
Orada olan olaya sadece Türk mahkemesi bakıyordu ve Türk Ceza Kanunu ile yargılanacaklardı. Amerikan subayı ile bizim komutanımız arasında bayrak yırtma olayından sonra da bir sürtüşme yaşandı ve karşılıklı silah çekmeler oldu. Amerikan subayı orada hayatını kaybetti. İlk o davranmıştı ama bizim komutanımız daha hızlı davrandı ve Amerikan subayı ateş edemeden onu vurdu. O zaman başımızda Celal DORA komutanımız vardı. Oradaki sözü "Benim askerim bayrağına vatanına laf söyletmez; hiç çekinmeden vurur" olmuştu.