Aslı itibariyle sünnet; söz fiil takrir huy ve yaratılış olarak Resulullah'a sallallahu aleyhi ve sellem izafe edilen şeydir ki işte bu sünnetin anlamıdır. Sünnet yol demektir. Resulullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem Irbad b. Sariye'den radıyallahu anh nakledilen "benim ve hidayet üzere olan raşid halifelerimin sünneti üzere olmanızı size salık veririm. Ona tutunun ve dişlerinizle ona sımsıkı yapışın" kavli kerimi de bu anlamdadır. Dolayısıyla O'nun yolu üzere olan her şey O'nun sünnetindendir. Sünnetinde emredilmiş olan şeyler delillerin gerektirdiğine göre müstehap veya vacip olabilir.
Sonra müteahhir âlimler nazarında sünnetin müstehap ve mendup manasında kullanımı yaygınlık kazanmış olup bu da usul ve fıkıh âlimlerinin ameli üzere olmuştur. Kitabımızdaki hareket noktası da bu şekilde olacaktır. Buna göre sünnet: Şari 'in/kanun koyucunun ilzam tariki ile olmaksızın emretmiş olduğu her şeydir.