Cenab-ı Hak nihai bilgi kaynağı olmakla birlikte bilgiyi insanoğluna iki kaynak yoluyla açmıştır; yazılı vahiy ve yaratılmış kâinat. Ayrıca insanoğluna bilgi edinmek için iki araç vermiştir; akıl ve duyusal algı. Bu iki kaynağı anlamak ve onları insanın hilafeti emrinde kullanmak istediğimizde akıl devreye girer. Benzer şekilde kâinattaki eşya olaylar ve olguları gözlemlemek ve deneyimlemek istediğimizde veya vahiy metinlerinin anlamlarını insani deneyime uygulamak istediğimizde duyular devreye girer.
Tevhidî dünya görüşü; Kur'an'ın sıklıkla sözünü ettiği çeşitli bilgi alanlarını birbirine bağlar. Bu bağ o kadar güçlüdür ki bu alanlar arasındaki sınırlar neredeyse gözden kaybolur. Aynı şekilde Müslümanların çeşitli pratik kaygıları arasındaki sınırlar da kaybolur. Kur'an bu dünya yaşamını ahirete algıların ötesindeki dünyayı algılanabilen dünyaya bağlar. Ancak daha da önemlisi kaynakların birliği ve birbirini tamamlayıcılığı ve bilginin maksatlarını ortaya çıkarmasıdır.
Bu birlik ve tamamlayıcılığın en önemli göstergesi Kur'an'ın "ayet" (işaret) sözcüğünü yalnızca Kur'an ayetleri için değil aynı zamanda fiziksel sosyal ve fizyolojik âlemlerde gözlemlediğimiz somut olgular için de kullanmasıdır. Şöyle buyruluyor: "Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinde birçok ayetler (işaretler) vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?"