"İyilik pamuk kalplerin değil ancak ve ancak taş kesmiş yüreklerin mârifeti olabilecek bir zanaatmış meğer."
"Ertesi sabah Büyük Beyoğlu Yangını diye manşet attı 6 Haziran 1870 tarihli bütün gazeteler. On iki ayrı koldan iki milyon arşın araziye sirayet eden bu yangının zayiatını dört ayrı dilde sütunlarca yazdılar. Kül olan altmış beş sokağı yüz altmış üç mahalleyi üç bin dört yüz kırk dokuz binayı erinmeden tek tek isimleriyle bildirdiler günler boyu. Ölü sayısı ise sadece satır arasında "yüzlerce" olarak geçti kayıtlara. Bu sebeple Hulki hiçbir zaman bilemedi o "bir kişi" dışında daha başka kimlerin cehennemini harladığını. Ve onlar da hiçbir zaman öğrenemedi koca Beyoğlu'nun altı yaşında bir muhacir çocuğunun on yedisine kadar büyüttüğü nefretinden tutuştuğunu."
Beşerbazın Mârifeti
On sekizinci doğum gününde annesine hitaben yazılmış tuhaf bir mektup bulan Atlas mektuptaki izlerin peşinden Fas'a giderek 1853 doğumlu Tarlabaşılı Barba Hulki'nin kılavuzluğunda akıl dışı bir görev üstlenir. Bu tekinsiz görevi tamamlamakla kalmayan Atlas yeryüzünü gökyüzüne geçmişi geleceğe Beyoğlu'nu Kazablanka'ya Sultan Abdülaziz'i Jean D'arc'a bağlayan kadim bir zanaatın tüm inceliklerini de öğrenir.