Türk edebiyat geleneklerinden İslâmiyet öncesi ozan-baksı geleneği ve İslâmiyet sonrası tekke-tasavvuf edebiyatı geleneklerinin etkisi ile 16. Yüzyılda âşık tarzı edebiyat geleneği ortaya çıkar.
Bu geleneğin mensupları olan âşıklar divan edebiyatı şairleriyle birlikte Osmanlı'nın patrimonyal devlet yapısı içerisinde ve sözlü/yazılı kültürün geçiş dönemlerinde mahsuller verir. Bu süreçte kimi divan şairleri âşık tarzı gelenekte hâkim olan "heceli şiir" sahasına girer bazı âşıklar da divan şairlerinin kaleme aldıkları aruzlu şiirler icra eder. Özellikle divan şairlerinin eleştirilerine neden olan âşık tarzı aruzlu şiirler üzerinde 19. Yüzyılda ortaya çıkan tartışmalar 20. Yüzyılda daha da artarak değişik versiyonlarıyla farklı alanlara taşınır.
Kitabın konusunu âşık tarzı şiir geleneği içerisindeki aruzlu mahsullerin sözlü/yazılı kültür ve patrimonyal devlet yapısı bağlamında geçirdiği süreç ve neticesinde ortaya çıkan âşık tarzı aruzlu şiirler üzerine şekillenmiş tartışmalar ve meseleler oluşturmaktadır. Kitapta ele alınan bu meseleler Âşık Gevherî Divanı örnekleminde analiz edilerek değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler neticesinde oraya konulan çarpıcı sonuçlar uzun süredir çözüm bekleyen birçok meseleye son noktayı koymaktadır.