Bir ekonomide enerji kaynakları ekonomik yönden işlenebilir olup olmadığına bakılmaksızın teknolojik araçlarla kullanılabilir hale getirilebilen doğadaki tüm enerji çeşitlerini kapsamaktadır. Dünyada ticari anlamda enerji talebini karşılayan başlıca enerji kaynakları fosil yakıtlar hidrolik ve nükleer enerji olmakla birlikte kullanım oranı ve sırası ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Genel tabloya bakıldığında fosil yakıtlar kullanımda liderliği sürdürmektedir. Fosil yakıt rezervlerinin hızla tüketilmesi ve yenilenemez bir enerji kaynağı olması sorun teşkil etmektedir. Günümüzün vazgeçilmez tüketim unsurlarından biri olan enerjinin temiz ekonomik ve verimli kullanımı ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirten en önemli kıstastır.
Dünyanın sosyal ekonomik ve coğrafi düzeninin en önemli belirleyicilerinden olan enerji geçmişte olduğu gibi bugün de dünya politikasını belirleyen etkili stratejik bir üretim unsurudur. Ülkeler açısından enerji konusuna yönelik politikalar oluşturup uygulamak belirsizlikleri barındıran bir olgudur. Ülkeler her ne kadar enerjiye yönelik ulusal politikalar oluşturup geleceğe yönelik planlar yapsalar da dünya konjonktüründe oluşabilecek minimal değişimlerden etkilenebilmektedirler. Enerjinin kendine has doğasının dış politikalara duyarlı olması nedeniyle sonucu belirli politikalar oluşturabilmek oldukça zor görünmektedir.
Dünya enerji üretim ve tüketiminde her dönem belirli bir enerji kaynağı önem kazanmıştır. Sanayi Devriminde ana itici güç olan kömür zamanla yerini petrole bırakmıştır. Günümüzde ise daha çevreci olan doğal gazın enerji üretimindeki payı gün geçtikçe artmaktadır. Fosil kaynakların hızla tüketilmelerine ek olarak çevreye salınan karbondioksit ve diğer gazlar sebebiyle oluşan sera etkisi nedeniyle gelecekte enerji üretiminde alternatif yöntemler aranmasına sebep olmuştur.
Gerçekleşen terör olayları da enerji kaynak seçimini etkileyebilecek kapasiteye sahiptir. 11 Eylül 2001 terör saldırısı sonrası Ortadoğu ülkelerine fosil kaynak tüketimi açısından aşırı bağımlı olan Batılı ülkeler çareyi yenilenebilir ve nükleer enerji gibi alternatif enerji kaynaklarına geçerek bulmaya çalışmışlardır.