19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyıl başında yazar gazeteci ve aktivist olarak faaliyet gösteren siyasi görüşleri sürekli evrim geçirse de sonunda anarşizmde karar kılan Octave Mirbeau'nun başyapıtı Oda Hizmetçisinin Günlüğü'yle yeraltına yolculuğumuzu sürdürüyoruz. 1900 yılında yayımlanan ve "bir yeraltı klasiği" olarak nitelenen bu yüzyılın sonu romanında bir oda hizmetçisinin gözüyle III. Cumhuriyet'in yüksek sosyetesi ve burjuvazisi açık bir merak sağduyu ve utanmaz bir gerçeklikle gözlerimizin önüne seriliyor.
Celestine sefil ve acılı bir çocukluktan sonra geçimini sağlamak üzere oda hizmetçisi olarak ev ev dolaşmaya başlar. Mirbeau feleğin çemberinden geçmiş bu açık sözlü genç kadının gözlemleri aracılığıyla burjuva ve aristokrat ailelerin gizli yaşamına sızmamızı sağlıyor. Bizi gizli kusurları açgözlülüğü iflah olmaz ikiyüzlülüğü ve büün sahte görüntüleriyle dönemin burjuvazisinin canlı örnekleriyle tanıştırıyor. O evlerin kibirli sakinlerinin çirkinliklerini düşük ahlaklarını örten yaldızı haşin bir üslupla kazıyor. Cinsel saplantıların hastalıklı ve örtük bir erotizmin kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir dünyada buluyoruz kendimizi. Ancak Mirbeau efendilerle hizmetçileri birbirine bağlayan gizli kapaklı ilişkileri irdelerken "al birini vur ötekine" diyor adeta. Hangi sınıftan olurlarsa olsunlar bütün karakterleri yazarın hışmından nasibini alıyor.
Yayımlandığı günden bu yana mizah gücünden yırtıcılığından ve gözüpekliğinden hiçbir şey yitirmeyen bu roman anarşistçe bir öfkeyle o dönemi didik didik ederken budalalığa ve ahlaksızlığa karşı yükselen bir çığlık adeta. Jean Renoir ve Luis Bunuel'in dikkatinden kaçmayan ve sinemanın bu iki büyük ustası tarafından iki kez beyaz perdeye uyarlanan bu başyapıt özellikle nicedir böyle bir hiciv ziyafetinin özlemini çekenlere tavsiye olunur.